SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 1990 >>

باب: النميمة من الكبائر.

49. NEMiME (Koğuculuk) BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR

 

حدثنا ابن سلام: أخبرنا عبيدة بن حميد أبو عبد الرحمن، عن منصور، عن مجاهد، عن ابن عباس قال:

 خرج النبي صلى الله عليه وسلم من بعض حيطان المدينة، فسمع صوت إنسانين يعذبان في قبورهما، فقال: (يعذبان، وما يعذبان في كبير، وإنه لكبير، كان أحدهما لا يستتر من البول، وكان الآخر يمشي بالنميمة). ثم دعا بجريدة فكسرها بكسرتين أو ثنتين، فجعل كسرة في قبر هذا، وكسرة في قبر هذا، فقال: (لعله يخفف عنهما ما لم ييبسا).

 

[-6055-] İbn Abbas'tan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'deki hurma bahçelerinin birisinden çıktı. Kabirlerinde azap görmekte olan iki kişinin seslerini işitti. Bunun üzerine:

 

Bunlar azap görüyorlar ama (size göre) büyük bir günah sebebiyle azap görmüyorlar. Oysa aslında o büyük bir günahtır. Çünkü onlardan birisi küçük abdestinden kendisini korumuyordu, diğeri ise insanlar arasında laf taşırdı, buyurdu.

 

Daha sonra taze bir hurma dalının getirilmesini istedi. Onu iki parçaya kırdı ve bir parçayı bunun kabri üzerine, diğerini de öbürünün kabri üzerine dikti, sonra da: Bu dal parçaları kurumadığı sürece azaplarının hafifletilmesi ümit edilir, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Nemıme büyük günahlardandır." Buna dair açıklamalar daha önce Taharet bölümünde geçmiş bulunmaktadır.

 

Gıybet ile nemfme {koğuculuk} arasındaki ilişkiye daİr İnce bir nükte: Bazıları bu iki haslet arasında ortak bir ilişki olduğunu belirtmiştir. O da şudur:

 

Berzah, ahiretin mukaddimesidir. Kıyamet gününde Allah'ın hakları arasından hüküm verilecek ilk husus namaz, kulların haklarından ilk husus ise kan ile ilgili haklar olacaktır. Namazın anahtarı hadesten ve necasetten temizliktir. Kan ile ilgili hakların anahtarı ise, gıybet ve insanlar arasında nemıme yapmaktır (yani koğuculuk yaparak laf götürüp getirmektir). Bu sebeple de kanların dökülmesine sebep teşkil eden fitnelerin, karışıklıkların yayılması sözkonusu olur.

 

باب: ما يكره من النميمة.

50. NEMiME'NİN (Koğuculuğun) MEKRUH OLUŞU

 

وقوله: {هماز مشاء بنميم} /القلم: 11/. {ويل لكل همزة لمزة} /الهمزة: 1/: يهمز ويلمز: يعيب.

Ve Allah Teala'nın: "Ayıplayıp duran, onun bunun sözünü taşıyan ... "(Kalem, 11); "insanları arkadan çekiştiren, yüzlerine karşı alay eden her kişinin vay haline ... "(Humeze, 1) buyrukları Yehmizu, yelmizu ve ya'l'bu fiilleri hep aynı manadadır.

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن منصور، عن إبراهيم، عن همَّام قال: كنا مع حذيفة، فقيل له: إن رجلاً يرفع الحديث إلى عثمان، فقال حذيفة:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (لا يدخل الجنة قتات).

 

[-6056-] Hemmam'dan, dedi ki: "Biz Huzeyfe ile birlikte idik. Ona: Bir adam var ki Osman'a söz götürüyor, denildi. Huzeyfe:

 

Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i: Cennete koğuculuk yapan hiçbir kimse giremez, buyururken dinledim, dedi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Neml'menin (laf taşıyıcılığın) mekruh oluşu". Buhari bu başlık ile fesad çıkarmak ciheti ile aktarılan birtakım sözlerin -mesela, hakkında konuşulan kimsenin kafir olması halinde olduğu gibi- caiz olacağına işaret etmiş gibidir. Nitekim kafirler ülkesinde tecessüs ve onlara zarar verecek bilgileri aktarmak da caizdir.

 

"Yüce Allah'ın: "Ayıplayıp duran, onun bunu sözünü taşıyan."Sl buyruğu" Rağıb der ki: İnsanı hemzetmek, onun gıybetini yapmaktır. Nemm etmek (neml'me, koğuculuk yapmak) ise sözü taşıyıp götürmek suretiyle açıklamaktır. Neml'menin asıl anlamı sessizce fısıldamak ve hareket etmek demektir. Humeze ise hemz işini (gıybet işini) çokça yapan kimseye denir. Lümeze de böyledir. Çünkü lemz, kusurların peşine düşüp onları açığa çıkarmak için araştırmaktır.

 

el-Gazzall' özetle şunları söyler: Kendisine başkasının söylediği sözler getirilen kimsenin, bu sözü getireni doğrulamaması ve kendisinden bu sözlerin aktarıldığı kimse hakkında bunları söylediğini düşünmemesi, kendisine aktarılanların gerçek olup olmadığını araştırmaması, o sözü getiren kimseye bu işten vazgeçmesini söylemesi, yaptığı işi çirkin görmesi, vazgeçmediği takdirde ona buğzetmesi, laf getiren kimsenin bu yaptığı şeyin bir benzerini kendisi için uygun görmeyip kendisi de o laf getiren hakkında laf taşıyarak nemi me yapan kişi olmaması gerekir.

 

Nevevi der ki: Bütün bu hususlar, o sözün aktarılmasında şer'i bir masIahat bulunmaması halinde böyledir. Aksi takdirde (yani şer'i bir masıahat varsa) nemime müstehap ya da vaciptir. Bir kimsenin, bir başkasının haksız yere bir kişiye eziyet vermek istediğini öğrenip de o kişiyi kendisine eziyet vermek isteyene karşı uyarması gibi ... Aynı şekilde imama yahut kamu sorumluluğu bulunan kimseye onun vekilinin yaptığı uygulamayı haber vermesi gibi hususlar da yasaklanmış değildir.

 

باب: قول الله تعالى: {واجتنبوا قول الزور} /الحج:30/.

51. ALLAH TEALA'NIN: "VE YALAN SÖYLEMEKTEN DE KAÇININ."(Hacc, 30) BUYRUĞU

 

حدثنا أحمد بن يونس: حدثنا ابن أبي ذئب، عن المقبري، عن أبيه، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (من لم يدع قول الزور والعمل به والجهل، فليس لله حاجة أن يدع طعامه وشرابه).

قال أحمد: أفهمني رجل إسناده.

 

[-6057-] Ebu Hureyre'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Kim yalan (zur) sözü, gereğince amel etmeyi ve cahilliği bırakmayacak olursa yüce Allah'ın da onun yemesini, içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yüce Allah'ın: "Yalan sözden uzak durun" buyruğu." er-Rağıb der ki: ez-Zur, yalan demektir. Ona bu adın veriliş sebebi, haktan meyletmiş (sapmış) olmasıdır. Ze harfi fethalı olarak "ez-zevr" ise meyletmek (sapmak) demektir.

 

Bu başlık, aslında nemime ile nakledilen sözün doğru ya da yalan olmaktan daha genelolması sebebiyle (nemıme sözün yalan olması dolayısıyla) daha çirkin olduğunu anlatmak içindir. Başlıktaki bu hadis, Oruç bölümünün baş taraflarında (1903.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.

 

İbnu't-Tın dedi ki: Hadisin zahiri ne göre oruçlu iken gıybet yapan bir kimsenin orucu bozulmuş olur. Seleften kimi ilim adamları da bu kanaattedir. Cumhurun kanaati ise bunun aksinedir. Ama hadisin anlamı şudur: Gıybet büyük günahlardandır ve kişinin tuttuğu orucun mükafatı, gıybetin günahını karşılamaya yeterli değildir. Bu sebeple o, oruç tutmamış kişi hükmündedir.

 

Derim ki: Onun bu sözleri tartışılır. Çünkü başlıktaki hadiste gıybetten söz edilmemektedir. Onda sadece yalan söz, o söz gereğince amel ve cahillik sözkonusu edilmiştir. Bununla birlikte bütün bu hususlar ile ilgili hüküm ve tevil, onun işaret ettiği nokta ile ilgilidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

Hadisteki "Allah'ın ona ihtiyacı yoktur" ifadesi, orucun kabul edilmeyeceğinin mecazı bir ifadesidir.